Yerli rap sahnesinin en yetenekli MC’lerinden Baneva, son şarkısı “Hiçbiri”yle sınırları zorluyor.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Türkçe rap müziğin gerçek anlamda “wonderkid”i diyebiliriz Baneva için. 12 yaşından beri rap yapan, flow’uyla dinleyeni büyüleyen, işin matematiğini ruhunda hisseden, keskin kalemi ve zekasıyla dinleyeni nefessiz bırakan bir MC. Gerçek adı Alp Ekici. 2000 yılında Konya’da dünyaya geldi. “Yok”, “İhtiyacım Var”, “Peşindeyim” gibi şarkılarıyla dikkat çekti. Son şarkısı “Hiçbiri”ni Universal Müzik Türkiye etiketiyle yayınladı. Spotify ve YouTube gibi mecralarda milyonlarca kez dinlenen, Ceza’nın hakkında “Alttan harika çocuklar geliyor” dediği, şarkılarını takip ettiği Baneva’nın adını henüz duymadıysanız, kulaklarınızı iyice açın. İlerde bu ismi daha sık duyacaksınız.
Son şarkınız “Hiçbiri” insanı kalbinden, aklından vuruyor. Özgürlüğümüzü sorguladığımız bir ülkede yaşıyoruz, siz “Hür değil hiçbiri, ben değilim hiçbiri” diyorsunuz. Özgürlük nedir sizin için, nerede başlar, nerede biter, hayatınızda nasıl konumlanır?
Kendin olabilmek özgürlüktür. Kendi hissettiğin gibi yaşayabilmek. Hissetmediğin, sevmediğin bir işin içindeysen özgürlük orada biter benim için. Ama günümüz dünyasında her şey senin için önceden planlanmış adeta. Sen daha ne istediğini bilmezken etrafındaki insanlar o kadar emin ki senin ne olacağından, neler yapacağından. Bu duvarları yıkmak için geldik hepimiz bence.
Aslında “Hiçbiri” içinde “Bilgin yok ama fikrin var” kısmı bize internet çağının linç kültürünü, çoğunluğun araştırmadan yorum yaptığı, fikir beyan ettiği günümüzün sakil bakış açısını; birbirinin kopyası basit içerikleri, sıradanın yükselişini açık açık yüzümüze vuruyor. Eleştiri okları size yöneldiğinde siz nasıl tepki veriyorsunuz? Sosyal medyayla aranız nasıl, sosyal medya çağında sizi en çok ne rahatsız ediyor?
Yapıcı eleştiri her zaman yararlıdır abi. Her zaman dikkate alırım ama geri kalanına cidden üzülüyorum. İnsanlar o kadar boşta ve o kadar memnun değiller ki hayatlarından. Sosyal medyada gördükleri o ihtişamlı yaşam ve o yalandan mutluluklar, insanları mutsuz birer tüketici haline getiriyor. Biraz da kendinize odaklanın, hemen bir şeyler üretmeye başlayın.
12 yaşından beri rap yaptığınızı okumuştuk, nasıl geçti çocukluğunuz? Neler dinlenirdi evde, siz neler dinler, nasıl üretirdiniz?
Evde öyle çok müzik dinlenmezdi. Halk müziği, türküler dinlenirdi genel anlamda dinlenirse. O tarz müzikler küçükken sıkıcı geliyordu bana, manevi değerlerinin ne kadar güçlü olduğunu şimdilerde anlıyorum, ne kadar kalıcı olduklarını. Ben bakıyorum da hep Batı temelli müzikleri severek dinlemişim bugüne kadar. R&B her zaman dinlerken çok keyif aldığım bir müzikti. Sonra Rap müziğe aşık oldum zaten. Bunlar dışında kulağımda Rap’in annesi babası olan funk ve blues tarzları vardı hep. Jazz ve funk enstrümentallerine rap yapardım, Bu tür müziklerin altındaki o groove, beni yakalayan en büyük etken oldu her zaman.
Müziğe olan ilginizi annenizden aldığınızı söylemiştiniz. Hatta ilk rap şarkınızı annenizin geçirdiği bir kazadan sonra kaleme aldınız. Anneniz şimdi müziğinizi dinliyor mu, nasıl yorum yapıyor? Neler hissediyor sizi elinde mikrofonla, bugünkü başarılarınızı izlerken?
İlgimden çok yeteneğimi annemden almış olabilirim. Annem de babam da sağolsunlar sonuna kadar destekçim, Hiç bir zaman karşı çıkmadılar yaptığım şeye ama daha yeni yeni elde tutulur işler yaptığımı kanıtladım kendilerine. Şimdi o kadar takip ediyorlar ki beni, şarkılarımın milyon olduğunu ilk onlardan duyuyorum.
“CEZA’NIN HAKKIMDA SÖYLEDİKLERİ İNANILMAZ HİSSETTİRİYOR”
Ohash, “Üç tane dengim var benim, onlar Şam, Motive, Baneva” diyor kendi şarkısında. Şam, Motive ve Ohash sizin hayatınızda nerede, neyi temsil ediyorlar, sizde nasıl bir yerleri var?
Shahu kardeşim benim, arayıp herhangi bir ihtiyacım olduğunu söylesem soluksuz yetişir. Onla ilişkimiz öyle yakın. Bir kaç sokak var aramızda zaten. Beraber aynı evde yaşadığımız da çok oldu. Şam’la da Shahu’nun sayesinde tanıştım. Motive’yle de bir nevi. Onlar tabi İstanbul’da. Rutinde çok bir paylaşımımız olamıyor ister istemez. Ama ikisini de dinlerken çok mutlu oluyorum, Güncel Türkçe Rap’te kesinlikle ilk 5’imdeler.
Ankara Seyranbağları’nda çocukluğunuz geçti. Üst sınıf ve alt sınıfın kesiştiği, ilginç bir nokta olduğunu söylemiştiniz bir röportajınızda. Ankara’da yaşamak, o çevrede büyümek, müzikal olarak sizi nasıl besledi?
Tam anlamıyla çocukluğum orada geçti diyemem, 6 şehirde yaşadım ama 12’imden sonra Ankara’da büyüdüm, orada piştim. 2015’te Konya’ya taşındık ama ben okula Ankara’da devam etmek istedim. O zamanlar Sinpaş Oran’da kısa süreli üvey halamda kalırken, apar topar oradan ayrılmam gerektiğinde cebimde 5 lira vardı. Müzik yapabilmek için Cebeci’de rutubetli bir eve yine kısa süreli taşındım, O gün paranın ne kadar değerli olduğunu, aynı zamanda ne kadar değersiz bişey olduğunu anladım.
Ankara’da rapçiler nerelerde takılırlardı? Oradaki ağabeylerinizden, büyüklerinizden neler öğrendiniz? Rap müziğe gönül verdiğinizi anladığınızda nasıl bir dünyanın içinde yaşadınız?
Karanfil Dost ve Eski Park Bravo. Saygıyı öğrendim tabiki en başta. Sokağın üslubunu öğrendim. Paylaşmayı öğrendim. Ama bana 15 yaşında bir çocukken, saygının yaşla alakalı olmadığını, saygının karşılıklı olabileceğini Neşet Kılıç öğretmişti.
Ceza sizin hakkınızda olumlu yorumlar yapması, sizin işlerinizi takip etmesi size neler hissettiriyor? Sizin rap müzikte idol olarak gördüğünüz, hayranlıkla izlediğiniz kimler var?
İnanılmaz hissettiriyor. Gözümü kapatıp hayal ettiğim ne varsa hepsinin bana ait olduğunu ve o bana ait olan şeye inanarak, onu somutlaştırarak hayattan koparıp alabileceğimi gösterdi bana bu durum. Kendi dünyasını çizebilen her sanatçıya hayranım.
KISA KISA
- Rap müziğin bugün geldiği noktaya gelmesinin sebebi bence kılıf değiştirmesidir.
- Müzik dışındaki en büyük tutkum basketbol.
- Bundan sonraki yeni projem MANIFESTOR’den bir single.
- Eğer mahlasım Baneva olmasaydı Bab olurdu.
- Rap dışında en çok dinlediğim müzik türü R&B veya Modern Funk.
- En son izlediğim ve beni çok duygulandıran film Şeytanın Avukatı. Her sahnesini soluksuz izledim ama en duygulandığım sahne final sahnesi diyebilirim.
- Sahneye çıktığım zaman hissettiğim ilk duygu her zaman olduğu gibi heyecan…